Bence ilginç değil, acı. Yeni çevirmen eski çevirmenden %10'u %7'ye düşürerek aldıysa gerçekten, bir oturup düşünmeli(ydi), "eeh yarın da benden %2'ye düşürerek alan çıkar bunu", diye. Dönüp dolaşıp geliyoruz, edebi çeviri gibi "sanatsal" bir alanda bile, aynı yere: piyasayı düşürmeyin, piyasayı düşürmeyin, piyasayı düşürmeyin! Bir de, maalesef, gerçekler zaten acı. Türkiye kitap okunan bir yer değil, herhalde kimse bunu bugün be... See more Bence ilginç değil, acı. Yeni çevirmen eski çevirmenden %10'u %7'ye düşürerek aldıysa gerçekten, bir oturup düşünmeli(ydi), "eeh yarın da benden %2'ye düşürerek alan çıkar bunu", diye. Dönüp dolaşıp geliyoruz, edebi çeviri gibi "sanatsal" bir alanda bile, aynı yere: piyasayı düşürmeyin, piyasayı düşürmeyin, piyasayı düşürmeyin! Bir de, maalesef, gerçekler zaten acı. Türkiye kitap okunan bir yer değil, herhalde kimse bunu bugün benim şuraya yazmamla öğrenmemiştir, değil mi? Öyleyse ya idealist olacaksınız ya bir modern zaman dervişi ya da aileden zengin filan. Kitap çevirenler keşke zengin olsa, hiç garezim yok ama ülke belli piyasa belli...Yalan mı? Azıcık realist olmakta fayda var. Çevirmenler çok kalifiye, çok bilgili, çok emektar insanlar, saygım sonsuz; (ki ben, hala kendimi çevirmen olarak tanımlamıyorum, ben alanında çeviri de yapan bir biyoloğum) ve fakat bu akçeli işlerde sanıyorum bir "kal" geliyor kendilerine. Ne zaman işin ucu kendilerine dokunuyor, ne vakit sabaha kadar otur, iç kahveyi, tüttür sigarayı, göm ekmek arasını zinciriyle vücut iflas, herkes emekli olurken ona daha 9749 prim günü lazım, zira hiç düşünmemiş zamanında....Başlıyor serzenişler. Yahu iyi de, inşaat işçisi olsa sigortasız, iş güvenliksiz, saati düzeni belli olmadan çalışmaz, direkt kazan kaldırır. Çevirmen ağlamak dışında ne yapıyor? Yoksa o meslek yasası, o oda, o sendika, neden yok? Kaç yıldır bu işi yapıyorsan neden örgütlenmedin? Ya bu nasıl bir şeydir yahu...Tüm bunlar yoksa, herkes fiyat kırıp iş alıyorsa, bu düzenin en büyük suçlusu bizatihi çevirmendir. Bu kadar basit. Yapmayacaktın güzel kardeşim. Sen fiyat kırıp o işi almayacaktın. Yayınevinin bir telefonla çaaaaaat diye iptal edebileceği dandirik bir sözleşmeye emekliliğini bağlamayacaktın. Varsa burayı okuyan genç kardeşim, bak sana diyorum, yapma! Ya da şöyle söyleyelim; eyvallah, hobindir, yaparsın. Yapar, manevi tatmin alırsın, mutlu olur, insanlığa fayda sağlarsın. Ne saadet. Ama bu işin en çok da bizzat çevirmenler yüzünden, maddi ve hukuku boyutu bu. Ve değişmeyecek. Yapacaksan da durumu bil, sonra ağlama. Emin ol ki yıllar çok çabuk geçiyor, hayatını ona göre planla. Kitap mı çevireceksin, o sözleşmeyi bir avukata okutmadan, telifini, hakkını güvenceye almadan (maddi beklentin varsa) çevirme. Bunu yapmak için de Einstein olmak gerekmiyor yani de, neden yapılmıyor hala, bilemiyorum. Sen de çevirme, o da çevirmesin, (ben zaten çevirmiyorum). Git kendine yapacak başka şeyler bul. Bu başka türlü olmaz. ▲ Collapse | |